-
1 bengi
bengi ewig -
2 bengi
-
3 bengi su
-
4 bengi
Iве́чныйIIнаро́дный та́нец -
5 bengi
мәңге -
6 bengi
Iве́чныйII -
7 bengi
Müssig, Opium-esser -
8 bengi
أبديأزليباقخالددائمديومسرمديمتلاحقمخلد -
9 bengi
1. أبدي [أَبَدِيّ]Anlamı: sonu olmayan, ebedî2. أزلي [أَزَلِيّ]Anlamı: sonu olmayan, ebedî3. باق [باقٍ]Anlamı: sonu olmayan, ebedî4. خالد [خالِد]Anlamı: sonu olmayan, ebedî5. دائم [دائِم]Anlamı: sonu olmayan, ebedî6. ديوم [دَيُّوم]Anlamı: sonu olmayan, ebedî7. سرمدي [سَرْمَدِيّ]Anlamı: sonu olmayan, ebedî8. متلاحق [مُتَلَاحِق]Anlamı: sonu olmayan, ebedî9. مخلد [مُخَلَّد]Anlamı: sonu olmayan, ebedî -
10 bengi
eternal. -
11 kara sevdalı
bengî--------şeyda -
12 melankolik
bengî--------bengîn--------maxolan -
13 tutkun
bengî--------bengîn--------evîndar -
14 ile
"1. with, together with: Azize, Ali´yle gitti. Azize went with Ali. 2. and: Erol´la Mertol altıda geldiler. Erol and Mertol came at six. Bu olay İngiltere ile Fransa arasındaki ilişkileri etkilemez. This incident won´t affect relations between England and France. Ev ile sokak arasında bahçe var. There´s a garden between the house and the street. 3. with, by means of; by: Arabayla gidemedik. We couldn´t go by car. Onu kaşığınla ye! Eat that with your spoon! Hepsini on bin liraya aldım. I bought the lot for ten thousand liras. Çok çalışmakla bunu bitirebilirsiniz. You can finish this if you work hard. 4. as a result of, owing to, by, because of: Necibe´nin seyahatten vazgeçmesiyle her şey altüst oldu. Everything´s been upset by Necibe´s deciding not to go on the trip. Dikkatsizlikle tekneyi karaya oturttu. He ran the boat aground through carelessness. 5. used with an infinitive to specify the nature of an activity: Sevinç yaz tatilini okumakla geçirdi. Sevinç spent her summer vacation reading. Bir deneme yazmakla meşgul. He´s busy writing an essay. Bunu yapmakla büyük bir hata işlemişim. It seems that by doing this I´ve made a big mistake. 6. with, showing: Dikkatle dinlemedi. He didn´t listen attentively. Odadan hiddetle çıktı. He went out of the room in a fury. 7. with, having the possession of: Bengi, Almanya´ya amcasının rızasıyla gitti. Bengi went to Germany with her uncle´s consent. 8. by (with units of measure): Onları kiloyla sattık. We sold them by the kilo. 9. upon, on, when; at the moment of; at the time of: Sabahla dünya bambaşka göründü. When morning came the world looked completely different. Ayten´in evden ayrılmasıyla çocuklar çıldırdı. On Ayten´s leaving the house the children went wild. 10. (in certain set expressions) I hope you.../Have a...!/May you...: Selametle gidin. Have a safe trip! Bunu afiyetle ye. I hope you enjoy eating this. Devletle! Good luck! - beraber/birlikte 1. together with, along with, including, inclusive of: Haşim öbür çocuklarla birlikte okula gitti. Haşim went to school along with the other children. Termosifonun fiyatı KDV´yle birlikte bir milyon liraydı. The price of the water heater, VAT included, was one million liras. 2. when, at the same time that: Kışın gelmesiyle beraber odun pahalılaştı. When winter arrived wood became more expensive. 3. although: Sadece on iki yaşında olmakla beraber motorlar hakkında epey bilgisi var. Although he´s only twelve, he knows a fair bit about motors. Hakan itiraz etmekle beraber Mümtaz işin tümünü tek başına yaptı. Although Hakan objected, Mümtaz did all the work by himself. 4. as well as, apart from, besides: İyi bir şair olmakla birlikte çok yetenekli bir öğretmen. Apart from being a good poet he is also a very capable teacher." -
15 müptela
banek--------bengî -
16 tutku
azwer--------azwerî--------bengî--------hêrs--------çavsorî -
17 abıhayat
abıhayat [a:---] s\abıhayat içmiş jung geblieben -
18 abıhayat
إكسير [إِكْسِير]Anlamı: içene ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, bengi su
См. также в других словарях:
Bengi — ist ein türkischer männlicher und (überwiegend) weiblicher[1] Vorname,[2] der auch als Familienname vorkommt. Bengi hat die Bedeutung „ewig“. Bekannte Namensträger Familienname Derya Bengi (* 1966), türkischer Musikjournalist Remzi Bengi… … Deutsch Wikipedia
bengi — 1. sf. Sonu olmayan, hep kalacak olan, ölümsüz, ebedî Birleşik Sözler bengi su 2. is., hlk. Ege ve Güney Marmara bölgesinin halk oyunlarından biri … Çağatay Osmanlı Sözlük
bengi su — is., yu Abıhayat … Çağatay Osmanlı Sözlük
bengi — beñgi prt. Trgn, bengi žr. bentgi: Toks tai bengi vyras! Skr. Beñgi paliauk su pasaka savo! K.Donel. ^ Norint netikęs, beñgi didelis Sch110 … Dictionary of the Lithuanian Language
bengî — (F.) [ ﯽﮕﻨﺑ ] esrarkeş … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
bengi — serseri, nişamend, tiryaki, esrarkeş … Çağatay Osmanlı Sözlük
BENGÎ — f. Beng tiryakisi, esrarke … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Derya Bengi — (* 1966 in Ankara) ist ein türkischer Musikjournalist. Seit seinem Studium der Volkswirtschaft arbeitete er als Musikjournalist unter anderen für Zeitschriften wie Esquire und FHM und die türkische Tageszeitung Radikal. Zwischen 1996 und 2009 war … Deutsch Wikipedia
bengimas — bengìmas sm. (2), bengìmos ind. 1. → bengti 1: Buvo pats darbo bengimas Brs. 2. (neol.) refl. galūnė: Visi būdvardžiai žemaičių kalboje tur du bengimos ... vieną vyriškąjį, antrą moteriškąjį S.Dauk. bengimas; nusibengimas; pabengimas … Dictionary of the Lithuanian Language
Karamanides — Dynastie karamanide Karamanoğulları (tr) vers 1250 – 1483 Drapeau hypothétique des Karamanides d’après la … Wikipédia en Français
Karamanie — Karamanides L émirat karamanide en 1450 Les Karamanides, Qaramanides ou Qaramânoğullari[1] forment une dynastie de Beys turkmènes qui règne au sud de l Anatolie centrale d … Wikipédia en Français